İçeriğe geç

Kadın erkeğin malına ortak mı ?

“Kadın erkeğin malına ortak mı?” sorusu baştan yanlış: Ortak olan mal değil, emek ve hayatın kendisi. Doğru soru şudur: Ortak yaşamın üretimini kim sahipleniyor?

Kadın Erkeğin Malına Ortak mı? Meseleyi Yanlış Sorudan Kurtaralım

“Kadın erkeğin malına ortak mı?” diye sorulduğunda, sanki erkek üretiyor, kadın ise tüketiyor gibi bir zemin kuruluyor. Cesurca söyleyelim: Bu, patriyarkanın ev içi emeği görünmez kılan dilidir. Evlilikte serveti yalnızca maaş bordrosu yazmaz; bakım, duygusal düzenleme, ev yönetimi, kariyerlerin birbirine uyumu, sosyal ağların kurulması ve kriz anlarında üstlenilen yük de servetin kaynağıdır. Bu yüzden tartışmanın başlığı mal paylaşımı değil, adil değer dağılımıdır. Eğer “mal” yalnızca getirisi para olan şeyse, evin içindeki üretimin büyük kısmı kağıt üzerinde yok sayılır — ama yok sayılınca da adaletsizlik büyür.

Hukuki Zemin: “Ortaklık” Efsanesi ve Gerçekler

Türkiye’de modern hukuk, evlilikte “edinilmiş mallara katılma” ilkesini esas alır: Evlilik süresince edinilen kazançların değer artışına iki taraf da katılır; evlilikten önceki malvarlığı, bağış ve miras gibi kişisel mallar ise ayrı değerlendirilir. Bu, otomatik “yarı yarıya ortak mülkiyet” demek değildir; aksine, hayatın sonunda bir hesaplaşma (tasfiye) ve “katılma alacağı” iddiası anlamına gelir. Yani “Kadın erkeğin malına ortak mı?” yerine “Evlilikte oluşan artı değerin adil payı nedir?” diye sormak daha doğrudur. Hukukun söylediği şudur: Emeğin, riskin ve birlikte kurulan hayatın değeri, yalnız bordrodan ibaret olamaz.

Görünmeyen Emek: Paraya Dönüşmeyen Katkının Siyaseti

Bir gerçek var: Kadınlar, istatistiksel olarak daha çok bakım emeği üstlenir. Çocuğun ateşi çıktığında işten kim erken çıkar? Ebeveyn bakımı kimde toplanır? Ev taşınırken, taşınmanın “organizasyonunu” kim yapar? Bunların fatura kesilen bir karşılığı yoktur ama serveti mümkün kılan altyapıdır. Buna rağmen tartışma, “Kimin üstüne tapu?” basitliğine sıkıştırılır. Sonuç: Üretimin bir bacağı görünmez kalır, güç eşitsizliği pekişir, kadın ekonomik şiddete açık hale gelir. Bu yüzden “ortaklık” yalnızca mülkiyet senedinde değil, değer hesabında başlamalıdır.

Çatışmalı Alanlar: Zayıf Argümanlar ve Kör Noktalar

“Ben kazandım, benim malım” diyen yaklaşım, işin arkasındaki lojistiği yok sayar. Ücretli emeğin arkasındaki ücretsiz emeği görünmez kılmak adil değildir.

“Evlilikte her şey otomatik 50/50” genellemesi de hatalıdır. Kişisel mallar, borçlar, şirket hisseleri, değer artış payları gibi karmaşık dosyalar vardır; her evlilik, somut katkılarla incelenir.

Şirket hisseleri ve aile işletmeleri çoğu zaman “kişisel alan” diye etiketlenerek tartışmadan kaçırılır. Oysa işletmenin büyümesini mümkün kılan ev içi emek de hesaba dahil edilmelidir.

Mal kaçırma pratikleri (evlilik içinde tapu devri, sahte borçlandırmalar, kağıt üzerinde satışlar) “emek hırsızlığı”nın beyaz yaka versiyonudur. Evlilik sürdüğü müddetçe şeffaflık, defter ve hesap düzeni bir etik zorunluluktur.

Kredi ve risk paylaşımı: Borçlar “ikimizin yükü”, kârlar “benim malım” olduğunda adalet değil, ayrıcalık konuşur.

Kadın Erkeğin Malına Ortak mı? Soruyu Ters Yüz Edelim

Kadın “erkeğin malına ortak” olmaz; kadın, ortak yaşamın üretimine ortaktır. Üretime ortak olan, sonuca da ortaktır. Ekonomik gücün, karar gücünü belirlediği bir dünyada, kadınların servete erişimi sadece evlilik sonu değil, evlilik sürerken de bir eşitlik meselesidir. Evin finansal tabloları, varlık listeleri, borç-alacak kalemleri, vergi ve sigorta politikaları, hayat sigortaları, emeklilik fonları… Tüm bunlarda eşit bilgi ve söz hakkı, “mal”dan önce gelir. Bilgiye erişim yoksa, mülkiyet vardır ama güç yoktur.

Provokatif Sorular: Tabuları Yerinden Oynatalım

– Evinizde aylık finans raporu paylaşımı var mı, yoksa “bende kalsın, sen yorulma” diyerek güç tek elde mi toplanıyor?

– Çocuk bakımı ve kariyer duraklamasının maliyetini kim üstleniyor; bu maliyet, servet paylaşımına yansıyor mu?

– Şirket hisseleri, kripto varlıklar, bireysel emeklilik ve sanat eserleri gibi kalemler “saydam” mı?

– Evlilik öncesi ya da sırasında yaptığınız sözleşmeler, gerçekten iki tarafın da anladığı ve onayladığı metinler mi, yoksa “imza at gitsin” belgeleri mi?

– Borçlar birlikteyken, kazançların “kişisel” sayılması size adil geliyor mu?

Zayıf Zanlar Yerine Güçlü İlkeler

1) Şeffaflık: Varlık, borç ve gelir kalemlerinin düzenli paylaşımı.

2) Eşit karar: Büyük ölçekli alım-satım ve yatırım kararlarında ortak imza kültürü.

3) Emek muhasebesi: Kariyer duraklaması, bakım ve ev idaresi için “değer artış payı” bilinci.

4) Özerklik: Her iki tarafın da kişisel acil durum fonu ve mesleki bağımsızlığını koruması.

5) Adil sözleşme: Evlilik sözleşmeleri “güvensizlik” değil, “açık kurallar”dır; güç dengesizliğini değil, ortaklığı kurar.

Son Söz: Malın Değil, Değerin Ortakları

“Kadın erkeğin malına ortak mı?” sorusu, gücü tek elde tutmak isteyenlerin hoşlandığı bir oyalanma sorusudur. Asıl mesele, ortak yaşamın üretimini kimin üstlendiği ve bu üretimin meyvesine kimin eriştiğidir. Eşitlik, tapuda değil, kültürde başlar; kültür değiştiğinde tapu da, tüzük de, dil de değişir. Evet, tartışmayı büyütelim: Evde üretilen değerin tamamı görünür olursa, “kimin malı” sorusu zaten anlamını yitirir.

Şimdi top sizde: Bu akşam sofrada, “Biz bu evi nasıl üretiyoruz ve değeri nasıl paylaşıyoruz?” diye sormaya cesaret eder misiniz?

8 Yorum

  1. Leman Leman

    Evlendikten Sonra Alınan Mallar Ortak mı? Türk Medeni Kanunu’na göre, 2002 yılından sonra yapılan evliliklerde “edinilmiş mallara katılma rejimi” geçerlidir. Bu rejime göre, eşler evlilik süresince kazandıkları ve edindikleri malları ortak kabul eder . Eşlerden her biri diğerinin malvarlığı açısından yarı yarıya hak sahibidir . Ancak bazı durumlarda eş diğer eşe karşı herhangi bir hak iddia edememektedir. Boşanma davasının açılması usulü mal rejiminin tasfiyesi için de geçerlidir.

    • admin admin

      Leman! Fikirlerinizin hepsine katılmasam da katkınız için minnettarım.

  2. Yasin Yasin

    Evlilik süresince edinilen tüm mallar, kimin adına kayıtlıysa onun mülkiyetinde kalır . Diğer eşin herhangi bir hakkı yoktur. Örneğin, eşlerden biri evlilik sürecinde bir taşınmaz satın aldıysa ve tapu kendi üzerine kayıtlıysa, bu taşınmaz tamamen ona aittir. Evlenmeden önce alınan eve eş ortak olur mu? Hayır, evlenmeden önce tek tarafa ait olan ev, edinilmiş mal rejimi gereği eşlerin ortak malvarlığına dahil olmaz .

    • admin admin

      Yasin!

      Sevgili yorumlarınız için teşekkür ederim; sunduğunuz öneriler yazının anlatımına canlılık kattı ve onu daha ilgi çekici yaptı.

  3. Ayhan Ayhan

    Mevcut Medeni Kanuna göre yasal mal rejimi “Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi” dir. Yani evlenirken hiçbir sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Deyim yerindeyse, eşler nikah defterine imza attıktan hemen sonra satın alınan tüm mallar, boşanma sırasında kural olarak yarı yarıya paylaşılacaktır . Kadın, kocasının parasına doğrudan müdahale etme yetkisine sahip değildir . Ancak, edinilmiş mallara katılma rejimi çerçevesinde, ortak mallara dair hakları bulunmaktadır.

    • admin admin

      Ayhan! Katkılarınız sayesinde metin daha ikna edici, daha açıklayıcı ve daha okunabilir bir hale geldi.

  4. Özüm Özüm

    Kadın, kocasının parasına doğrudan müdahale etme yetkisine sahip değildir . Ancak, edinilmiş mallara katılma rejimi çerçevesinde, ortak mallara dair hakları bulunmaktadır. Evlilikte, kadın ve erkek arasında, her iki tarafın hak ve sorumluluklarını belirleyen hukuki bir denge vardır. Eşler birbirinden habersiz mal satabilir mi, özellikle de aile konutunu? Hayır, satamaz .

    • admin admin

      Özüm!

      Yorumlarınız yazının kapsamını genişletti.

Yasin için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
ilbet mobil girişsplash